Peki, şayet gerçekten İlluminati'yi anlamak istiyorlarsa insanlar; neden müzik kliplerinde ya da çizgi filmlerde yer alan "subliminal mesaj" sembolizmini aramak yerine, en basit örneğiyle ülkelerin armalarına bakmayı seçmezler?
Sizce, sadece "medya ile sınırlı kalacak" çapta küçük bir oluşum mu İlluminati? Ki medya, "dünyaya açılan pencere"dir bir nevi, ironiyi de siz düşünün...
Neyse, gelelim sembolizmin kökenine...
Ülkelerin armalarına baktığımızda, sembolizmin ne denli büyük yer kapladığını görürüz;
(bkz. ülke armalarının listesi)
Haliyle mevzu ülkelerin arması olduğunda, bütüne bakmak gerektiği kanısındayım. Bu yüzden de tüm listenin (bkz.)'ını vermiş bulunmaktayım.
Armaları incelediğimizde bir çoğunda tekrarlanan ve dolayısıyla dikkat çeken bazı semboller mevcuttur. Örneğin; aslan, kartal, güneş...vb.
Sizce bunun nedeni nedir hiç düşündünüz mü?
Elbette ki bu; ülkelerin anlam açıklamalarında yaptığı üzere; "aslan; güç", "kartal; kalkan" ya da "güneş; barış" temsili olduğundan ötürü değil. Peki, velev ki asıl anlamlarıdır bunlar, yine de düşünmeden edemiyorum;
Dünyada tüm ülkeler bir armaya sahipken, sayısı bir elin parmağını geçmeyecek azınlıkta olan bir kaç bağımsız ada dışında, konumu başta olmak üzere, bir çok özelliğiyle hatırı sayılı ölçüde önemli bir ülke olan Türkiye, neden bir armaya sahip değil? İlginç değil mi sizce de?
Neden ilginç olduğuna gelince; eğer ülkelerin armaları, söylendiği üzere, ülkenin "idari yapısına" ya da "felsefesine" dair bilgi veriyor ise şayet;
Örneğin; mottosu "yurtta sulh, cihanda sulh" olan Türkiye'de bir armaya sahip olabilir ve "güneş" sembolünü kullanabilirdi. Ya da dünyanın en kuvvetli üçüncü ordusu (TSK)'na sahip olduğundan ötürü, armasında "kartal"ı da sembolize edebilirdi.
Verdiğim bu en basit ve yüzeysel örnek dahi, beni bu sembolizmi araştırmaya itiyor ister istemez...
Çok daha geriye gidelim öyleyse...
Bu sembolizmin kaynaklarını ve esasen hangi anlamları içerdiğini inceleyelim;
ASLAN
- Antik Mısır, Mithra
- ASLAN; RA'nın "ilahi irade" temsili
- İKİZ ASLAN; "RA'nın aslanları"
Giriş
Eski uygarlıkların çoğunda genellikle "sıklıkla" kullanılmış "aslan sembolü"yle, en çok Antik Mısır ve Mithra kültürlerinde karşılaşırız."Aslan sembolü", "insan için" her şeyden önce; "güç", "kudret", "hükümdarlık", "asalet" ve "cesaret" sembolüdür. Günümüzde de, aynı anlamda kullanıldığını görürüz sıklıkla. (Ya da açıklaması bu şekilde yapıldığından ötürü, buna inanmayı tercih ederiz).
Fakat, "aslan sembolü" ulvi(1) anlamda kullanıldığında, genellikle "yüksek idare mekanizması"nın "hükümdarlığını, egemenliğini, iktidarını, kudretini ve yeryüzündeki icra gücünü" simgelemektedir.
Ancak bu semboller, Ezoterik(4) bilgilere sahip inisiye(5)ler için; fiziksel güneşi ya da fiziksel gücü değil, "spiritüel(6) güneş"i ve "spiritüel kudret"i ifade ederdi.
Günümüzde "Aslan Sembolizmi"nde öne çıkan armalar;
![]() |
Bavyera Arması |
![]() |
Birleşik Krallık Arması |
Sözlük:
- Ulvi: Yüce.
- Semavi: Gök.
- Tradisyon: Genelek.
- Ezoterik: "İçrek"; belirli bir insan topluluğunun dışında, kimseye bildirilmeyen ve yalnızca sınırlı / dar bir çevreye aktarılan her türlü bilgi, öğreti...vb.
- İnisiye: "Ezoterik inisiyasyon / erginlenme / tekris"; dışarıdaki / harici / bigane kişinin içeri alınması, mahrem kılınması, Ezoterik topluluğun üyesi durumuna getirilmesi, Ezoterik bilginin ışığına kavuşması.
- Spiritüel: Tinsel / ruhsal / manevi.
Antik Mısır, Mithra
Eski uygarlıkların çoğunda, genellikle "sıklıkla" kullanılmış olan "aslan sembolü"nü "giriş bölümü"nde yüzeysel olarak inceledim. Ve ilk etapta, "insanlar için" öncelikle "güç ve cesaretin sembolü" olarak karşımıza çıkmakta olduğunu gördük. Günümüzde de aynı anlamlar içererek kullanıldığını gördük ya da açıklaması bu şekilde yapıldığından ötürü, buna inanmayı tercih edebileceğimiz kanısına vardık. Yanı sıra Ezoterizm'deki "en temel anlamları" hakkında genel bir giriş yaptım. Şimdi de daha detaylı inceleyeceğim;
"Aslan sembolü"nün kullanımının Ezoterizm'de, birbiri içine gizlenmiş, birden fazla anlamı vardır. En genel anlamıyla, "ilahi irade"yi sembolize eder.
Önemli Not:
Eski kültürlere ait Ezoterik bilgilere göre; "ilah" kavramı, "tek tanrılı din olan İslam'a ve Allah inancına", tamamıyla zıt düşmektedir. Çünkü, eski kültürlerin büyük bir çoğunluğu "güneşe tapmışlardır". Yani "ilah" kavramları "güneş"i temsil etmektedir.
İslam'da sabah namazının "güneş doğmadan önce" ve akşam namazının da "güneş batmadan önce" kılınmasının sebebi budur; Müslüman'ın, ibadetini güneşle ilişkilendirilmemesi. Çünkü eski kültürler ibadetlerinin çoğunu, "güneşin doğuşu" ve "batışı"nda yaparlardı.
Yanı sıra Altın takının haram kılınması mevzusu vardır İslam'da. Kesinlikle doğruluğunu savunmayacağım, sadece kişisel fikrimi, "olabilir mi?" düşüncesiyle dile getireceğim.
Altın madeni Ezoterizm'de güneşle ilişkilendirilir, tıpkı gümüş madeninin Ay'la ilişkilendirildiği gibi. Acaba, "haram kılınmasının sebebi bu olabilir mi?" diye düşünmedim değil birden. Ama o zaman kadına da haram kılınmaz mıydı? Bilemedim. Bilen varsa da açıklasın, ben zaten araştıracağım. Aklıma takıldı. :)
Neyse, "İslam'da Altın takı" ile ilgili görüşlerim dışındakileri cebimize koyup, devam edelim.
En genel anlamıyla "ilahi irade" temsili olan "aslan sembolü"nü daha da irdelediğimizde, "giriş bölümü"nde de söylediğim üzere; hemen hemen her yerde, "güneş sembolü"yle birlikte kullanıldığını görürüz. Bunu, aslan heykellerinin ya da resimlerinin üstlerine işlenmiş yıldızlardan anlamak mümkündür.
Birbirlerinden oldukça uzak bölgelerde varlığını sürdüren ve birbirinden farklı "inisiyatik kültürler"e ait "aslan sembolleri"nin, yıldızlarla süslenmiş olduğu görülür. Örneğin; Mısır ve Mithra Kültleri'nde önemli bir yer tutan "aslan sembolleri"nde de durum aynıdır. (bkz. Şekil A, Şekil B)
Şekil A; Mısır Kültürü'ne ait "İkiz Aslanlar"ın üstleri, yıldızlarla süslenmiş
durumdadır. İki aslanın tam ortasında bulunan "Güneş Kursu", soldan ve sağdan iki
yarım ay çizerek, aslanların sırtına yaslanmıştır.
Şekil B; Mitra İnisiyasyonu'na ait, Nemrut Dağı heykellerinden olan "aslan
sembolü" de aynı temaları içerir. Her iki "aslan sembolü"nde de ortak tema
yıldızlardır, yani güneşler.
Aslan sembolünün en üst kısmında bulunan üç yıldızın diğerlerinden daha ayrıcalıklı çizilmiş olduğunu görüyoruz. Bu üç yıldızın diğerlerinden daha büyük olduğunu ve diğerlerine oranla daha fazla ışın saçmakta olduğu görülmektedir. Bu yıldızlar, üçlü bir yıldız olan "Sirius A, Sirius B ve Sirius C"nin sembolleridir.
Kabartmada tüm bu konuları birbiriyle bağlantılandıran bir başka sembol ise, aslanın göğsüne yerleştirilmiş olan "Yay"dır. Yay, Ezoterizm'de "göklerin hakimiyeti"nin sembolü olarak kullanılmaktadır. Bu yüzden semboller, birbiriyle bağlantılı ve oldukça yerinde kullanılmışlardır.
Astrolojik bir işaret olarak Aslan;
![]() |
Sfenks |
Mısır kültüründe rastladığımız Sfenks'in aslan vücudu, aynı zamanda bu anıyı da günümüze taşımaktadır. Yani hem Atlantis'in batışını, hem de bizim devremizin başlangıcını üstü kapalı bir şekilde dile getirmektedir.
Peki, vücudu aslan olan bu mimari yapının, başı neden aslan değil de, bir insan başıdır?
Günümüze yapılmış kehanet;
Sfenks'in başının insan, vücudunun ise aslan olması öncelikle bir "dönüşümün sembolü"dür. Vücudu ve başı farklı canlılar, mitolojik bir anlatım üslubu olarak çeşitli ulusların efsanelerinde yer almıştır. Örneğin; denizkızı bunlardan biridir. Sfenks'te "dönüşüm sembolizmi"nden kasıt; "insanla, aslan arasındadır".
Bu dönüşümü Ezoterizm; "insanlaşan aslanlar" olarak tanımlar. Yani; bilgelikten uzaklaşan, bizim devremizin insanlarıdır burada anlatılmak istenilen. İnsanlığın aşağıya inişi, bu sembolün içinde gizlenmiş durumdadır. Sfenks bu haliyle; bizim devremizin "hemen başı"nda, henüz bu dönüşümün "ilk başlangıcı"nı ifade eder. Yani henüz, sırların tamamen unutulmadığı dönemi...
Ancak, sembolün içindeki gizli mesaj bununla kısıtlı değildir. Başının insan, fakat vücudunun aslan olması iki ayrı anlama sahiptir; burada hem "geçmişe", hem de "geleceğe" ait bir mesaj gizlidir. Bir zamanlar aslanla sembolize edilen bilgeliğin, bir gün yeniden dünya üzerinde yaşanacağı yani; "insanların aslanlaşacağı" da anlatılmak istenmektedir.
Bu özelliğiyle, geleceğe ait bir kehaneti de gündeme getirmektedir. Sfenks; binlerce yıl öncesinin hem bir anısını, hem de binlerce yıl öncesinin bir kehanetini günümüze kadar "sessiz" bir şekilde taşımıştır. Sfenks, bu kehanetinde şu sözleri fısıldamaktadır;
"Bir zamanlar kaybolan bilgelik, bir gün yeniden ortaya çıkacak ve insanlar aslanlaşacaktır."
İnsanlığın fiziksel ve ruhsal açıdan, "aşamalı olarak aşağıya iniş sürecinin, belli bir noktada dip yaptıktan sonra, yeniden bir tırmanışa geçeceğini" ve bunun da Kova Çağı'nda meydana geleceğini söyleyen Ezoterik kayıtlarla, tüm bunlar birebir örtüşmektedir.
Astrolojik Çağlar'ı gösteren çizelgeye bakıldığında; Aslan Çağı'nın tam karşıtı olan çağın, Kova Çağı olduğunu görürüz. Eski gelenekler, bu geçişin tam tarihini 2012 yılı olarak göstermektedirler. Aynı tarihe Astrolojik Çağlar çizelgesinden de ulaşılmaktadır.
Bu tarihle ilgili birçok kehanet vardır. Bu kehanetlerden bazılarına göre; söz konusu tarih, "aynı zamanda Atlantis'e ait çok önemli belgelerin, gün ışığına çıkacağının da tarihidir".
Mısır'da "aslan insanlar" ve "aslanlaşan insanlar" yukarıdaki şekilde olduğu gibi sembolleştirilmişti. Sembolün başı üzerine resmedilen "yılan", "aslan insan"ın kökenini ve bilgeliğini göstermektedir. "Aslan" ve "yılan" birbirlerini tamamlayıcı semboller olarak kullanılmıştır. Böylelikle "aslan insan sembolü"nün, aynı zamanda "galaktik ırk"ın da sembolü olduğu anlatılmış olmaktadır.
Piramitler'in binlerce yıllık bekçisi olan Sfenks, belli ki sadece Piramitler'e bekçilik etmemiş, aynı zamanda büyük bir sırrın da bekçiliğini yaparak, günümüze kadar gelebilmesini sağlamıştır. Bunu bugün, daha iyi anlıyoruz.
Kaynak: Antik Mısır Gizemleri
KARTAL - İKİ BAŞLI KARTAL
- Antik Mısır, Sümer, Aztek, Hitit, Hun, Çin, Japon, Hint, Şamanizm
- KARTAL; (1)"Maddeye hakim olmak, maddeyi kontrol altında tutmak, alçaktaki güçleri yok etmek.", (2)"Yüksek bilgiyle temas edebilmek, yüksek enerji, yüksek şuur, yüksek fikirlerle temas etmek ve onları hayata geçirmek."
- İKİ BAŞLI KARTAL; (1) "Yüksek irade mekanizması.", (2)"Gözü her şeyi gören vicdan."
- "A" HARFİ; (1)"Mısır Hiyeroglif sisteminde "A" harfi, "kartal figürü" temsili.", (2)"Kaynak, güç."
Günümüzde Kartal sembolizminde öne çıkan armalar;
Pek çok gelenekte kutsal bir yeri olan kartal sembolü; "yükselme", "güneş", "ateş", "ışık" ve "göz" sembolleriyle ilişkilendirilen, Ezoterik bir semboldür.
![]() |
Amerika Birleşik Devletleri |
![]() |
Almanya |
![]() |
Rusya Federasyonu |
Pek çok gelenekte kutsal bir yeri olan kartal sembolü; "yükselme", "güneş", "ateş", "ışık" ve "göz" sembolleriyle ilişkilendirilen, Ezoterik bir semboldür.
Pek çok sembolde ve alegoride kartal, bir kurban taşırken betimlenir. Bu; daha alt seviyeli varlıkların, güçlerin ve içgüdülerin, "daha yüksek güçler" için feda edilmesinin sembolüdür.
Mısır Hiyeroglif sisteminde "A" harfi, kartal figürü ile temsil edilir ki bu da; "hayatın sıcaklığı"nın, "kaynağı"nın ve "gücü"nün sembolüdür. Kartal, güneşin ışıkları altında yaşayan bir kuştur. Dolayısıyla, özünde ışıklı bir kuş olduğu kabul edilir ve "hava" ile "ateş" unsurlarını birlikte barındırır.
Kartal, İkizler Burcu'ndayken tamamen veya kısmi bir bölünme yaşar ve böylelikle "İki Başlı Kartal" ortaya çıkar. İki başlılık, kartala 360 dereceyi aşan bir görüş açısı sağlar. Bu da; "Yüksek İrade Mekanizması'nın gözünden hiçbir şeyin kaçmadığı"nın ifadesidir. Mekanizma hem fiziksel alemde, hem de fizik ötesi alemde olan her şeyi görmektedir. Yani Yüksek İdare Mekanizması; insanların hem fiziksel eylemlerini, hem de düşüncelerini ve niyetlerini gözlemektedir. Bu yönüyle kartal aynı zamanda; "gözü her şeyi gören vicdan"ın simgesidir.
Fakat en önemlisi; tüm kuşlardan daha yüksekte uçtuğu ve bu yüzden "ilahi olana en uygun sembol" olduğu varsayılan kartal; uçma ve ateş saçma yeteneği sayesinde, "hakimiyet kurmak" ve "daha alçaktaki güçleri yok etmek" için yükselmek, tüm kartal sembolizminin "en temel" karakteristiğini oluşturur.
Kaynak:
- SALT, Alparslan; Semboller; RM Yayınları; İstanbul 2006.
- EBERHARD, Wolfram; Çin Simgeleri Sözlüğü; Kabalcı Yayınları; İstanbul 2000.
- CIRLOT, J. E. ; A Dictionary of Symbols; Dover Publications; New York 2002.
Dünyaya hükmeden, gelmiş geçmiş neredeyse tüm devletlerin ve geçmiş uygarlıkların neden bu sembolizmi kullanmış oldukları, umarım şimdi kafanızda daha çok netleşmiştir...
İllüminati, "Yeni Dünya Düzeni" yolunda bize ileride detaylı olarak işleyeceğim, "medya ile akıl kontrolü" uygulamasıyla Materyalizm kölesi etmiştir. İstediğimiz kadar inkar edelim, hiçbirimiz köle olduğumuzun farkında değiliz. Zaten bu yüzden, bu bloğun başlığı olarak "oysa ki uyuyanlar; uyuduklarının farkında değillerdir" mottosunu seçtim.
Beni asıl korkutan ise; Realizm sandığımız, Materyalizm'in kölesi olduğumuz gerçeği! Kölesiyiz, çünkü en basit örneğiyle Ezoterizm'i reddederiz...
Neden mi bunu söyledim?
Çünkü bir yandan; içinde bulunduğumuz devirde ve ulaştığımız bu teknolojiyle dahi, hala sırrını çözemediğimiz ve inşa edemediğimiz Piramitlerin, Antik Mısır'da nasıl yapılabildiğini sorguluyoruz.
Sizce de sebebi ortada değil mi? "Yeni Düzya Düzeni" bizi, Ezoterizm'e inanmamaya programladı. Devamlı olarak; "bilimi mutlak gerçek kabul edip, gerisini sorgulamamızı" söyleyip durdu yıllarca...
Örneğin Astroloji... Gazete köşelerinde yapılan absürt burç yorumlarından ibaret sanır ve burç yorumlarının mutlak gerçeği olarak, o yorumları kabulleniriz. Sonra da, "6 milyar insanın karakter özelliklerini, 12 burç mu belirleyecek? O zaman kimsenin birbirinden farkı kalmazdı." deriz ve geçiştiririz. Çünkü bu, bize göre akılcılıktır.
Peki öyleyse bizlere "mutlak gerçek" diye sundukları "bilim"e bakalım; şayet Ezoterizm ile gerçekten ilgisi yoksa, sizce tıbbın simgesi olarak neden Antik Mısır Gizemlerinden biri olan, "Thot'un Asası" kullanılır? Buyurun;
Bunu bir düşünün... :)
GÜNEŞ

Beni asıl korkutan ise; Realizm sandığımız, Materyalizm'in kölesi olduğumuz gerçeği! Kölesiyiz, çünkü en basit örneğiyle Ezoterizm'i reddederiz...
Neden mi bunu söyledim?
Çünkü bir yandan; içinde bulunduğumuz devirde ve ulaştığımız bu teknolojiyle dahi, hala sırrını çözemediğimiz ve inşa edemediğimiz Piramitlerin, Antik Mısır'da nasıl yapılabildiğini sorguluyoruz.
Sizce de sebebi ortada değil mi? "Yeni Düzya Düzeni" bizi, Ezoterizm'e inanmamaya programladı. Devamlı olarak; "bilimi mutlak gerçek kabul edip, gerisini sorgulamamızı" söyleyip durdu yıllarca...
Örneğin Astroloji... Gazete köşelerinde yapılan absürt burç yorumlarından ibaret sanır ve burç yorumlarının mutlak gerçeği olarak, o yorumları kabulleniriz. Sonra da, "6 milyar insanın karakter özelliklerini, 12 burç mu belirleyecek? O zaman kimsenin birbirinden farkı kalmazdı." deriz ve geçiştiririz. Çünkü bu, bize göre akılcılıktır.
Peki öyleyse bizlere "mutlak gerçek" diye sundukları "bilim"e bakalım; şayet Ezoterizm ile gerçekten ilgisi yoksa, sizce tıbbın simgesi olarak neden Antik Mısır Gizemlerinden biri olan, "Thot'un Asası" kullanılır? Buyurun;
![]() |
Tıbbın Simgesi |
GÜNEŞ

- Antik Mısır
- RA / HORUS; "Güneş Tanrısı"
Ra, Mısır Mitolojisi'nde güneş tanrısıdır. Kutsal merkezi Heliopolis'dir. Genellikle, başında bir disk bulunan şahin kafalı insan biçiminde canlandırılmıştır. Eski tanrı Atum'la bir tutularak; IV. sülale döneminde devlet tanrısı olmuştur.
Kefren'den başlayarak firavunlar, onun soyundan geldiklerini ilan etmişlerdir. Ra, daha sonra Osiris, firavun ilan edilmiştir. Osiris'ten sonra ise Set, Osiris'i öldürerek başa geçmiştir. Set'en sonra babasının öcünü alarak Horus firavun olmuştur. Horus'u da kapsamış ve Ra-Horakhty (ya da Ra-Horus) ismini almıştır.
Güneş, Ra'nın sembolüdür; tüm vücudunu ya da gözünü temsil eder. Ra'nın sembolleri, güneş sembolleridir, Phoenix'e benzer bir özelliği vardır; her sabah ateşlerin içinden tekrar doğar. E.A. Wallis Budge'a göre; Ra, Mısır'ın tek tanrısı (monteizm) idi. Diğer tüm tanrılar ve tanrıçalar; Ra'nın parçalarını oluşturuyordu.
TANRILIĞI
(M.Ö. 2400); ulusal bir tanrılığa ulaştı, ve daha sonra Amun ile birleşip Amun-Ra'yı oluşturdu. Ra diğer tanrılardan daha köklü bir yapıya sahip olduğundan çoğu olaylarda diğer tanrılara emir verdiği ve yönetici olduğu vurgulanmaktadır.Amun-Ra en güçlü tanrıydı ve Mısır'ı bir teokrasi'ye çevirdi. Sonraki zamanlarda; yeryüzü tanrısı Atum Güneş'i batıran tanrı olduğuna inanıldığı için; Ra'nın güneş battıktan sonraki haliydi. Khepri; güneşi gökyüzünde hareket ettiren tanrı; zamanla Ra'nın bir parçası oldu; Ra'yı doğan güneş kıldı.
Amon-Ra'nın kimliği Yunan ve Roma Mitolojilerinde Jupiter ile birleşmiş; Zeus'un şehri Diospolis; Thebes'a adanmıştı. M.Ö. 14'üncü yüzyıla kadar aynı şekilde varolan Ra; Akhenaten zamanında Aten tek tanrısına inanış geçtiğinde tek tanrılığını yitirdi.
Ancak; Ra her zaman tek tanrı olarak görülüyordu. Ra'ya İlahi (M.Ö. 1370), panteizm doğasında; Ra'nın gelen çoktanrıcılıkla olan savaşını anlatıyordu. İçinde birçok tanrı'nın ayrı bir tanrı olarak değil de; Ra'nın bir parçası olarak varolduğunu anlatıyordu. Örnek olarak:
"Şükürler olsun o Ra 'ya; Gücü yaratan, Ament'in alışkanlıklarının içine giren; bakın Temu'nun vücuduna."
"Şükürler olsun o Ra'ya. Gücü yaratan, Anubis'in gizli yerlerine giren, bakın Khepera'nın vücuduna."
"Şükürler olsun o Ra'ya. Gücü yaratan, Anubis'in gizli yerlerine giren, bakın Khepera'nın vücuduna."
GÜNEŞ SALTANAT KAYIĞI
Ra her gece Duat (öbür dünya)'a geçmek için; bir saltanat kayığı ile yolculuğa çıkardı. Sabahları Atet, öğleden sonraları da Sektet eşlik ederdi. Maat, kaos antitezinde; kayığın gideceği yolu belirlerdi.
Bir çok diğer tanrı bu kayıkla beraber eşlik etmiştir Mehen'in yardımcılığında. Mehen kayığı; karanlık canavarlardan korurdu. İlk Mitoloji'de; Set kayığı koruyordu ve Apep saldırıyordu. Ancak daha sonraki mitolojilerde; Set şeytan olarak görüldü ve Thoth Set şeytanına karşı kayığı koruyordu. Güneş tutulmalarını da; kayığın korunamaması yüzünden olduğuna inanılırdı.
Ra'yı Güneş tanrısı olarak kabul edenler için; Mısır'da; Tanrı yaşam ve ışıktı. En iyi şekilde Güneş tarafından temsil edilebiliyordu; çünkü Dünya'yı ıstıyordu ve fotosentez sayesinde enerji veriyordu. Güneş bu noktada; insanların Ra'yı anlaması için bir metafordur.
HATHOR VE RA
Tanrıça Hathor ve Ra bir zamanlar kavga ederler, ve Hathor Mısır'ı terkeder. Ra hemen O'nu özlediğini anlar; ama Hathor dişi bir aslan'a dönüşmüştür ve kendisine yaklaşan her insan ve tanrıyı yokeder. Bu Hathor-Sekhmet tanrıçalarının da özelliğini belirler. Daha sonrasında; Thoth; Hathor'a bir şişe iksir hazırlar ve sonra tekrardan Hathor'a dönüşür.